Böbrek kanseri (renal hücreli kanser, adenokarsinom) böbrek içinde yer alan kanı süzen ve idrarı oluşturan dokulardan köken alır. Böbrek içindeki yaklaşık 1 milyon adet küçük süzgeçten kan içindeki maddeler süzülür. Bu sıvı, böbrek içinde yer alan ufak kanalcıklardan geçerken vücut tarafından yeniden emilir ya da fazla maddeler atılır ve sonunda dışarı attığımız idrarı oluşturur.
Oluşan idrar böbrekteki toplayıcı havuzcukların kanalıyla ana havuza (pelvis) ve oradan da üreter isimli kanal ile bir süre depolanacağı mesaneye (idrar torbasına) iletilir. Böbrek kanseri de denilen adenokarsinom, küçük idrar kanalcıklarından (tübül) kaynaklanırken, böbrekteki havuz ve üreter kanalından kaynaklanan değişici epitel hücreli kanser adı verilen farklı bir formu da gelişebilir. Sigara ve aşırı ağrı kesici kullanımı böbrek kanser riskini arttırır.
Böbrek kanserinde en sık karşımıza çıkan klinik belirti idrarda kanama ve karında ele gelen sert kitledir.
Sıklıkla idrarda kanama, karında kitle gibi belirtilerin yanında diğer belirtilere de neden olabilir. Erken evredeki böbrek kanserlerinde genellikle hiçbir belirti olmamaktadır. Ve bu hastalar genelde başka nedenlerle yapılan ultrasonografi ya da radyolojik tetkikler sırasında rastlantısal olarak tanınır.
Böbrek Kanseri Tanısı
Böbrek kanserinin değerlendirilmesinde ve teşhisinde batın ve böbreklerin incelenmesi gereklidir. Bu incelemeler;
Şüphe edilen kitle genellikle Doppler ultrasonografi ya da ideal olarak bilgisayarlı tomografi ile ya da manyetik rezonans (MR) görüntüleme ile kesinleştirilir. İleri inceleme tetkileri;
Ultrasonografi: Böbreklerin ultrasonografi ile değerlendirilmesi ilk planda en önemli tanı yöntemini oluşturmaktadır.
Bilgisayarlı Tomografi: Enine kesitlerle tüm karın içi organların aynı anda değerlendirilmesini sağlamaktadır. Ayrıca özellikle damardan verilen kontrast madde ile, böbrekte ultrasonografi ile belirlenen kitlenin o kontrast maddeyi tutup tutmadığı ile kitlenin damarsal zenginliği açısından da fakir edinilir. Ayrıca kitlenin böbrek içindeki lokalizasyonu, ebatları kesin olarak vurgulanırken, bunların detayı planlanacak cerrahi tedavi açısından önemlidir. Böbrek kenarına doğru, ana damarlarla yakın ilişkisi olmayan sınırlı bir tümör kitlesinde sadece tümörün alınarak geride kalan sağlam böbrek dokusunun kurtarılması çok önemlidir. Özellikle iki taraflı böbrek kanseri vakalarında gerideki sağlam böbrek dokusunun kurtarılması hastanın diyalize ihtiyaç göstermemesi için hayati önem taşımaktadır.
MR Görüntüleme: Özellikle bilgisayarlı tomografinin kullanılamadığı bazı durumlarda teşhis ve az önce sözü edildiği gibi, tümörün böbrek içindeki damarsal yapılarla olan ilişkisini değerlendirmede yardımcıdır.
Biyopsi: Bazı vakalarda teşhis konusunda çok şüphe varsa gündeme gelebilir ve genellikle bilgisayarlı tomografi rehberliğinde yapılabilir. Ancak biopsinin değerlendirmede sıkıntıları vardır. Bunlardan en önemlisi patolojik değerlendirme için alınan materyal genellikle yeterli olamamakta ve bu nedenle de teşhiste kesinlik söz konusu olmamaktadır.
Günümüzde yaklaşım bilgisayarlı tomografi ya da MR görüntüleme ile böbrek tümörü tanısı almış bir hastaya cerrahi eksplorasyonu uygulamak ve cerrahi eksplorasyon sırasında değerlendirme ile kesin tanıyı koyarak cerrahi tedaviyi tamamlamaktır.
Prognozu (gelecekteki hastalığa bağlı yaşam süresini) ve nasıl bir tedavinin uygulanması gerektiğini etkileyen faktörler vardır. Bu faktörlerin başında;
Böbrek kanserinin klinik durumunun, gelişiminin ne derecede olduğunun kolaylıkla anlaşılması ve tedavilerinin planlanması için evreleme sistemi kullanılır.
Evreleme sisteminde en önemli parametreler tümörün boyutları ve tümörün böbrek ve çevre dokusu ile olan ilişkisi yanında uzak dokulara yayılıp yayılmadığıdır. Erken evre böbrek kanserlerinde altın standart tedavi tümörün cerrahi olarak vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Büyük boyutlardaki (Şekil-4) ve uzak organlara yayılmış böbrek kanserinin tedavisinde laparoskopik cerrahiden çok açık cerrahi tercih edilebilir.
Cerrahi: Nefrektomi, böbreğin ameliyat ile alınmasına verilen isimdir. İleri evre kanserlerde böbrek, böbrek üstü bezi ve böbreği çevreleyen yağ dokuların tamamının çıkarıldığı ameliyata “radikal nefrektomi” denilirken, erken evre kanserlerde sadece tümörün çıkarılarak böbreğin sağlam kısmının korunduğu ameliyata “parsiyel nefrektomi” denilir.
Radyoterapi (Şua/Işın Tedavisi): Yüksek teknolojili cihazlar tarafından üretilen dozu ayarlanmış radyasyon ışınlarının tümörlü dokuya odaklanarak, tümörün tahrip edildiği tedavi yöntemine verilen isimdir. Ancak böbrek kanseri tedavisinde faydası sınırlıdır. Esas olarak tümörün tedavisinde değil, hastalığı ilerlemiş olup kemik tutulumu olan hastalarda ağrı ve şikayetlerin azaltılması amacıyla kullanılır.
Kemoterapi: Kanserli hücreleri yok etmek için kullanılan yöntemlerden birisi sistemik olarak vücuda verilen kemoterapi ilaçlarıdır. Tek veya birkaç ilaç birlikte kombine olarak kullanılabilir. Ancak kemoterapinin böbrek tümörleri üzerindeki etkisi sınırlıdır. İleri evre ve yaygın uzak yayılımı olan hastalarda kullanımı tercih edilir.
İmmunoterapi (Biyolojik Tedavi/Bağışıklık Tedavisi): Bağışıklık sisteminin uyarılarak tümör dokusunun tahrip edilmeye çalışıldığı bir tedavi yöntemidir. Interferonlar ve Interlökin-2 bu tedavi sırasında kullanılmaktadır. Hastaların bu tedavi sırasında en çok şikayet ettikleri durum yorgun hissetmeleridir. Ek olarak ateş, kusma, ishal, kas ağrısı ve dikkat kaybı gibi yan etkiler de izlenebilir. Tedavi bitimiyle beraber bu şikayetler de geriler.
Hormon Tedavisi: İleri evre böbrek kanserlerinde nadiren kullanılmaktadır. Tümörün tedavisi için değil sıklıkla şikayetlerde azalma sağlamak için kullanılır. En sık kullanılan hormon Progesterondur. Yan etki olarak aşırı terleme, sıvı kaybı ve kilo değişiklikleri görülebilir.
Böbrek kanseri tedavisinde kapalı yöntem olarak bilinen laparoskopi cihazıyla geliştirdiği Dünya otoriteleri tarafından kabul görmüş, prestijli uluslararası dergilerde yayınlanan tekniği ile Prof. Dr. Lütfi TUNÇ böbrek kanseri tedavisi`nde kullanılan "Tunç Tekniği" ile tıbbi literatüre girmiştir. 2013 yılında Üroloji alanında en prestijli kongrelerden biri olan Avrupa Üroloji Derneği Kongresi`nde Canlı Ameliyat yapmış, katılımcılar tarafından beğeniyle karşılanmış, kabul görmüştür.
Multidisipliner ekip, sizin için en uygun tedavi yöntemine karar verirken ulusal tedavi esaslarını (national treatment guidelines) kullanır. Yine de başka bir tıbbi görüş almak isteyebilirsiniz. Yardımcı olacağını düşünüyorsanız, uzmanınızdan veya pratisyen hekiminizden sizi ikinci bir görüş için başka bir uzmana yönlendirmesini isteyebilirsiniz.
İkinci bir görüş almak tedaviye başlamanızı geciktirebilir bu nedenle siz ve doktorunuz alacağınız görüşünün yararlı olacağı konusunda emin olmalısınız. İkinci görüş almaya karar verdiyseniz, yanınızda yakın akrabanız veya arkadaşınızı götürmeniz ve soracağınız soruların bir listesinin hazır bulunması iyi olacaktır. Bu şekilde, görüşme esnasında tüm kaygılarınızı giderebilirsiniz.